2000’li yılların başında kurulan AK Parti, o zamanki siyasi konjonktürün gereği olarak halk önünde çok büyük bir hüsn ü kabul gördü. Kuruluşunda, özellikle 28 Şubat’ın mağdurları Recep Tayyip Erdoğan ve..
2000’li yılların başında kurulan AK Parti, o zamanki siyasi konjonktürün gereği olarak halk önünde çok büyük bir hüsn ü kabul gördü. Kuruluşunda, özellikle 28 Şubat’ın mağdurları Recep Tayyip Erdoğan ve yurt dışına kaçarak Amerika’ya sığınan Fethullah Gülen birlikte hareket ettiler. Rakip siyasi partilerin yetkilileri bile seçimlerden Ak Parti’nin galip geleceğini biliyordu ve zaman zaman bu bilgilerini dışa vuruyorlardı.
Şimdi 20 yıl gibi bir zaman geçti ve bu sürede Ak Parti ülkeyi tek başına yönetti. İyi yaptığı icraatları olduğu gibi, yanlışları da oldu. Şimdi bunları teker teker sayarak sizleri sıkmak istemiyorum.
Ak Parti’nin Bu 20 yılın yorgunluğunu ve ağırlığını taşıyamadığı açık ve seçik görülmektedir. Ayrıca kendisi ile ittifak halinde olan MHP’nin de ayni akıbete doğru yol aldığı ayan beyan görülüyor. Kendi yaptırdıkları anketlerin sonuçları bile canlarını sıkan tabloları önlerine sermektedir.
Yeni kurulan partilerin hiç birisinin yeni bir heyecan yaratmadığı görülüyor. Ak Parti ile MHP kan kaybediyor. Oylarını tek artıran Parti ise Meral Akşener’in İYİ Parti’si görülmektedir. Cumhuriyet Halk Partisi kayda değer bir oy kaybetmemekle birlikte, oylarını artırmaya yönelik beklenen hamlelerden uzak görülüyor.
Ak Parti şu an “Hasta adam” görüntüsü veriyor. Önceden Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın bir kaş çatmasıyla yerinden kalkamayacak insanların, artık “ben namusluydum, diğerleri hırsızdı” mealine gelecek açıklamalarına rastlıyoruz.. Örnek, Erdoğan Bayraktar.
Sadece o mu? Hayır.
“Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür” atasözünü de göz önüne alarak son olayları hatırlamaya çalışalım:
-Eski Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın skandal haberleri ile çalkalanan Türkiye’de Ak Parti çok kan kaybetti. Ruhsar Pekcan’ın kamu oyunu tatmin edici bir açıklama gösterilmeden Yüce Divan’a gönderilmemesi de bu kan kaybı sürecini hızlandırdı.
-Sedat Peker’in videoları ile bir çok insan zan altında kaldı. Bunlardan en önemlisi İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu oldu.
-Eski Çevrecilik Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar bir açıklama yaparak 17/25 Aralık sürecindeki teknik takiplerin doğru olduğunu; kendisinin hırsızlık değil de Görevini Kötüye kullandığını, diğer Bakanların hırsızlık yaptığını, ancak Reis’in onlarla birlikte ayni çuvala koyarak kendisini mağdur ettiğini söyledi. Tabii bunların tamamı iddia. Bu iddialara Cemil Çiçek ile Ertuğrul Yalçınbayır’ın da demeçleri tuz biber oldu.
-Yıllar sonra Hakan Şükür de Amerika’dan Hocasının talimatıyla canlı video yayınları yapmaya başladı.
-Şu anda Ak Parti’de Recep Tayyip Erdoğan sonrası kimin başa geçeceği savaşlarının başladığı dillendiriliyor. Adaylar arasında Süleyman Soylu, Hulusi Akar, Berat Albayrak ve Hakan Fidan’ın isimleri öne çıkmaktadır.
Tabii bütün bu karmaşanın kamu oyundan gizli kalmasını arzu eden Ak Parti, bilinen ayak oyunlarından birisini daha yaparak İYİ Parti’yi Fetö’nün kurduğunun iddialarını gündeme getirdi.
Getiren kim mi? Ak Parti Denizli Milletvekili Cahit Özkan. Yani Fetö’nün Ergenekon, Balyoz gibi davalarında, Fethullah Gülen hareketini öven; kumpas olduğu ortaya çıkan bu davaların süreçlerinde askerlerin ceza görmesini savunan Hukukçular Derneği’nin Başkanı. Yani o dönem Fetö tarafından kurulduğu iddia edilen Hukukçular Derneğinin Başkanı. Aracına plaka alırken bile “FG” harflerinin olmasına hassasiyet gösteren bir şahıs.
Allah nasip etse de bu zat-ı muhterem hacca gitse, şeytan taşlamaya varsa, şeytan da orada belirip “teessüf ederim Cahit kardeş, sen de mi bana taş atıyorsun” dese, ne cevap verecek çok merak ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi ile İyi Partinin defalarca meclise verdiği “Fetö’nün siyasi kanadı araştırılsın” önerilerinin neden meclisten geçmeyip reddedildiğinin sebebini anlıyor musunuz?
Şimdi sizlere Ak Parti yetkililerinin sarf ettikleri, destansı bir aşk öyküsünden, aşığının maşukuna ettiği sevda terennümlerinden birkaç bukle sunmak istiyorum:
-14 Haziran 2012. O Dönem Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan Türkçe Olimpiyatlarında: “Gurbette olup, vatan topraklarının hasreti içerisinde olanları aramızda görmek istiyoruz. Diyoruz ki bu sıla hasreti artık bitmelidir, bitsin istiyoruz. Doğrusu ben şu andaki tavrınızla bu hasretin bitmesini istediğinizi anlıyorum. Öyleyse bitsin bu hasret diyelim. Demişti.
17 Haziran’da da Meksika’ya giderken yaptığı basın toplantısında Hoca Efendi’nin Türkiye’ye gelmek istemesi halinde gereken her şeyi yapacaklarını ifade etmişlerdir.
-24 Mayıs 2013, o dönem Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım da :
“Aç herkese açabildiğin kadar sineni;
Ummanlar gibi olsun inançla gelir ve insana sevgi duy,
Kalmasın alaka duymadığın bir mahzun gönül
Diyen Fethullah Gülen Hoca Efendinin dilidir Türkçe.
Bu örnekler uzayabilir.
Ak Parti kendisi yaptığı zaman demokrasinin gereği oluyor; Fethullah Gülen’in “mezardaki ölüleri bile kaldırın oy kullandırın; gerekirse hakim satın alın” sözleri o zaman barış ve kardeşliğin dili oluyor; ama araları bozulup da 15 Temmuz’a kadar giden bir süreç sonunda bunlar birden terör örgütü oluyor.
Bu örgüte Ak Parti’den üyeler bile olsa dokunulmuyor; ama tesadüfen de olsa bunların bankalarına para yatıranların başlarına gelmedik kalmadı.
Fetö ile mücadele kapsamında hakimler, savcılar, Emniyet ve askeri personel, diğer kamu kurum ve kuruluşlarına pek çok operasyon yapıldı ve insanlar (tabii gerçek suçlu olup olmadıklarını bilemiyoruz) rahatsız edildi. Siyasette de muhalefet Fetö ve hatta PKK ile itham edildi. Amma velakin AK Parti tarafında olanlara hiçbir şey olmadı..
Şimdi ben bir soru ile sohbeti sonlandırmak istiyorum:
Bir an için Sayın Meral Akşener’e partiyi Fethullah Gülen’in kurduğunu kabul edelim. O zaman anayasa suçu işlemiş bu hanımı Sayın Devlet Bahçeli neden tekrar yuvaya çağırdı!!!; Sayın Cumhurbaşkanı da Cumhur İttifakına niye davet etti?!!! Bu davete Sayın Akşener icabet etmiş olsaydı Fethullah Gülen’in kurduğu bir parti ile nasıl bir ittifak yapılacaktı!!!! Sayın Bahçeli yuvaya bir baykuş mu çağırmıştı.
Beyler, biraz samimi olun. Eskiden derlerdi ya, “Dinime dahleden bari müselman olsa” diye. Unutmayın ki, gerçeklerin mutlaka bir gün ortaya çıkma gibi kötü bir huyu vardır Adalet ağır aksak da olsa bir gün mutlaka tecelli eder. Burası olmasa bile bir de toprağın altı var.
Osman Bölükbaşı Dara
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)