TÜRKİYE GÜNLÜK KORONAVİRÜS TABLOSU Toplam İstatistikler
  • BUGÜNKÜ TEST SAYISI 128.854
  • BUGÜNKÜ HASTA SAYISI 975
  • BUGÜNKÜ VEFAT SAYISI 4
  • BUGÜNKÜ İYİLEŞEN SAYISI 946
Köşe Yazısı

BİZLER SİZİ YETERİNCE TANIYORUZ

Kaderin kendilerini bu Türk coğrafyasına sürüklediği farklı etnik kimliklerin çocukları gün gelip de yine bu coğrafya üzerinde kurulmuş Türk devletinin yönetiminde inisiyatif sahibi olduklarında elde ettikleri siyasi güç ile devletimiz..

BİZLER SİZİ YETERİNCE TANIYORUZ

Kaderin kendilerini bu Türk coğrafyasına sürüklediği farklı etnik kimliklerin çocukları gün gelip de yine bu coğrafya üzerinde kurulmuş Türk devletinin yönetiminde inisiyatif sahibi olduklarında elde ettikleri siyasi güç ile devletimiz başta olmak üzere Türk’e ait her değeri küçümseme, değersizleştirme veya anlamını, tanımını değiştirme arsızlığı ve yüzsüzlüğününe karşı tahammülümüz daha ne kadar devam edecek.

İhanetin başı arsız, yüzsüz etnik özürlü bu nankör güruh, özbeöz Türk oğlu Türk, Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğindeki tüm kazanımları, Türkiye Cumhuriyeti Devleti de dahil olmak üzere hepsini küçümseme, değersizleştirme ve son yirmi yıldır da bu değerleri önce fetö ile sonra da fetö ile mücadele bahanesi üzerinden yerlerine kendi meşrep ve ideallerine göre yeni bir yapılanma, değişim ve dönüşüm gibi niyetlerin gizli yapılanların aşikar olduğu bir süreçten geçiyoruz. Bunun için de siyasi konjonktürü hep müsait tutmak için “Tek adamlı Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi” denen ucube bir dayatmayı Türk milletinin başına bela ettiler. Çünkü öyle veya böyle elde edilmiş orantısız siyasi gücün ancak ve ancak tek adam iradesinde icra edilmesi ile en pratik şekilde değişim ve dönüşümü başarmak mümkün olabilirdi, oluyor da.

Türk milletinin tarifi, devletinin sahipliğinin değiştirilmesi de dahil olmak üzere düşünülmüş kasıtlı bir projenin devrede olduğunu düşünüyorum; tek adam iradeli “Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi”.

Önce AKP’nin Saros ve ABD desteği ile iktidara getirilmesi, sonrasında fetö ile muktedir olması, istenilen elde edilince fetö’nün 15 Temmuz senaryosu ile devre dışı bırakılması, akabinde tek adam iradesine bağlı “Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi”nin hemen devreye sokulması kesinlikle tesadüfen gelişen süreçler değildir. Suriye meselesi ve oradan ülkemize yaptırılan zorunlu göç de bu sürecin bir sonucudur. Afgan göçmenlerin, ABD ile anlaşarak akın akın ülkemize gelmelerinin kabulü de bu minvalde olmuştur.

“Millet ittifakı”nın varlığını çok önemsiyorum. Bu birlikteliğin inisiyatif sahiplerinin niyetlerinin ne olduğunu bizatihi tek tek kendileri ile konuşup dinlemiş değilim ama onlara inanç ve güvenimin temelindeki neden; bu ittifakı Türk milleti ve onun tereddütsüz öz çocuğu Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde elde edilmiş tüm değer ve kazanımları koruma ve kollama iradesinin konsolide olduğu ruh halinin tezahürü olarak görüyorum.

Yine 18 Mart Çanakkale Zaferi anlatımları, yine cuma hutbesi, yine Atatürk’ü yok saymak… gibi bir nankörlüğün aklımdan geçirdiklerini ifade etmek istedim.

Kesin olan şu ki; Mustafa Kemal Atatürk’ün özbeöz Türk evladı oluşu, Türklük adına tescillediği değer ve kazanımlar karşında “Etnik özürlülüklerini” hatırlayan “Etnik münafıklar” bu ezikliklerini Atatürk düşmanlığı şeklinde gösterme yoluna giderken ona dair her şeyi de yerle yeksan etme yoluna giderek sahip oldukları her gücü de bu minvalde kullanıyorlar.

 

Not: Bizim etnik kimliklere saygımız elbette sonsuz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesi kendimiz kadar Türk bilir, değer veririz. Bizim meselemiz etnik kimliğini saklayarak Türk düşmanlığı yapıp, nerede olurlarsa olsunlar gizli ajandalarına hizmet etmeyi şiar edinip, bunu “Etnik münafık”lıkla yapmalarıdır.

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)