8 Mart ardından gelen Toplumsal Cinsiyet ve Savunuculuk

Merhaba DEĞERLİ İYİ HABER TAKİPÇİLERİMİZ

8 Mart Dünya Kadınlar günümüz ardından söylemezsem çatlarım diyeceğim noktalar ile bu haftaki yazımı da Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Savunuculuk üzerinden kendi hayat felsefemi de katarak özetlemek istiyorum.

Ben kendimi yaşam mühendisi olarak görüyor, var olan diplomalarımın arkasına sığınmadan her gün yeni diplomalar alıyorum. En iyi tecrübem saate bakmadan yaşayarak öğrenmektir. Yenilirim bir daha yenilirim ama ayağa kalkar kendime yine saygı duyarım. Biliyorum ki, erkeklerin başrol aldığı hayat tarzımızda kazanmak için bizde oyun içinde olmak ve oyunun kurallarını öğrenmek zorundayız.

Hayatımıza son 15 yıldır giren ve şekil veren proje kavramı bana, bana ne demememiz gerektiğini öğretti. Proje bilen bir aktivist olarak ben artık koyuna saygım var ama koyun olmadığım için güdülmek istemediğimi biliyorum.

Biz kadınlar yenilmek için doğmadık. Bütün kapıları hep ben kendim zorladım sonra bana buyur dediler. Kendi hakkını savunamayan başkasının hakkını savunamaz. Acıda olsa cenazede ağlamak, düğünde oynamak, akşamda sohbet etmemiz gerekiyor.

Düşünüyorum zaman zaman, belki bu gece ölebilirim ama geceye kadar çok şey yaparım derim. Kendimi geliştirecek ortamlarda bulunurum. Bir kişinin hayatını değiştirmenin yüzlercesinin hayatını değiştirmek olduğunu bilirim. Sahnede yer var ben çıkmazsam başkası çıkacak oraya derim.

Aşkın, inancın ve insanlığın okulu yok bilirim bunu çaba ile öğrenirim. Ama o yapmıyor bırak o yapmasın der doğrusunu yaparım. Ben başarılıyım, başarı için kendimi onayladım. Mutluluğun hapiste de olduğunu bilirim.

Kadınlar için belirlenen 8 Mart gibi özel günlere sığınmadan BİZ kadınların bakış açısını değiştirmesi gerektiğini düşünüyorum. Sorunların arttığını bilecek ama becerilerimizi de beraberinde artıracağız. Bunun için şimdi öğrenecek, hedef koyacak arkadan insanların hayatına dokunmak için altın vuruş yapacağız.

Çoğu zaman kendime;

Eyy Berrin Ünlü sen cüzzamlının hayatı için hiç çalıştın mı, felsefe köyümü kurdun ?.. diye seslenirim. Felsefenin de şeytan ile muhabbet olduğunu kabul ederim. Empatiyi kıtalar arası düşünür hemen harekete geçerim.

Ben kendimi yetiştirdim. Şimdi insan haklarımın işletilmesini karşıdan bekliyorum.

Taleplerim;

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kadınların temsil düzeyi oldukça sınırlı olduğu için yasamada kadınların temsilini arttırmak gerekmektedir. Yürütme erkinde de kadın temsili oldukça sınırlı kalmaktadır. Etkin işleyen bağımsız ve tarafsız yargı erki kadınların ve toplumdaki tüm kesimlerin yaşadıkları hak kayıplarının giderilmesinde garanti sağlayacak düzenlemeleri harekete geçirmelidir. Yerel yönetimlerde kadın temsilini arttıracak düzenlemelere acilen ihtiyaç vardır. Kadınların yerelde yaşadıkları sorunları kadınların etkin katılımıyla çözmek gerekmektedir. Medya kadına karşı şiddet haberlerini verirken; şiddet uygulayan tarafın suçunu yok saymamalı ya da onu masumlaştırmamalıdır. Yasamada kadınların eşit temsilini sağlamak için aday belirleme süreçlerinde uygulanan fermuar sistemi gelmektedir. Benzer şekilde yasama süreçlerine kadın ve LGBTİ+ hakları alanında çalışan sivil toplumun etkin katılımı ve yasaların, yasalaşma ve sonrasında toplumsal cinsiyet perspektifinden etki analizlerinin yapılması,  toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini gidermede büyük önem taşımaktadır. Kadın ve nefret cinayetlerinde görünür olan, evde ve kamusal alanda toplumsal cinsiyet temelli şiddet gibi sorunlar için sivil izleme yöntemi büyük önem taşımaktadır.  Kadınların Kent Hakkı Şartı, Avrupa Yerel Yaşamda Kadın Erkek Eşitliği Şartı ve Kentte İnsan Haklarının Korunması Avrupa Şartı tüm belediyeler tarafından onaylanmalı ve yerel seviyede eşitlik eylem planları geniş katılımla hazırlanmalıdır. 10-03-2022

BU GÜN BUNDAN SONRAKİ GÜNÜN İLK GÜNÜDÜR.

BERRİN ÜNLÜ

İYİHABER GAZETESİDOĞU AKDENİZ SORUMLUSU.

berrinunlu01@hotmail.com